İstanbul şehrinin kurucusu olan Konstantin’in gerçekleştirdiği en büyük devrim, Roma İmparatorluğu’nun resmi dinini değiştirmesiydi. Bugün herhangi bir devletin resmen din değiştirmesi, nasıl bir sosyolojik fenomen ise aynı şey o gün için de geçerliydi. Tarihte örneğine rastlamak zordur. Tabii bu durumda Paganizm’in yerine ikame ettiği Hıristiyanlık dinini, halkın gözünde somutlaştırması gerekiyordu. Bunun için Roma’nın Hıristiyanlığa geçişini simgeleyen bir anıt yaptırdı. O anıt, Beyazıt ile Sultanahmet semtleri arasında kalan, Divan Yolu üzerindeki Çemberlitaş’tı. Ayrıca anıtı dikmeden önce, zeminin altına dev bir mermer hücre yaptırıp, Hıristiyanlar için en kutsal sayılan emanetleri içine koydurmuştu. Sonrasında Çemberlitaş, halk için o kadar kutsal hâle geldi ki, Fatih Sultan Mehmet 1453’te şehre girdiğinde, kalabalıklar Çemberlitaş’ın önünde toplanıp, melekler tarafından kurtarılmayı beklemişti.
Peki neydi o kutsal emanetler?
M.S. 326 yılında, Konstantin’in annesi Helena, Kudüs’ten, Hz. İsa’nın, üzerine gerildiğine inanılan haçı ve ellerine çakıldığına inanılan çivileri getirmişti. “İnanılan” diyorum çünkü Hz. İsa’nın çarmıha gerildiği inancı Hıristiyanlığa aittir fakat İslam’da durum farklıdır. Nisa suresinin 157. Ayetine göre “Onu ne öldürdüler, ne de astılar. Fakat onlara öyle gösterildi.”
Kime ait olduğu tartışması bir tarafa, Helena’nın Kudüs’ten bir haç getirdiği, Britannica ansiklopedisinin Haç maddesinde ve St. Ambroise, Rufinus, Sulpicius Severus gibi Hıristiyan tarihçilerin kayıtlarında karşımıza çıkmaktadır. Osmanlı kaynaklarında ise en detaylı bilgiler, tarihçi Hazerfen Hüseyin Efendi’nin 1670 yılında yazdığı Tenkih-i Tevarih-i Müluk isimli kitabın, “Çemberli ve Dikili Taşlar” bölümünde karşımıza çıkar ve burada “Helena’nın Küdüs’ten getirdiği Hz. İsa’ya ait emanetler” ile ne olduğu açıklanmayan “bazı mucizevi eserlerden” bahsedilir.
Yakın tarihte ise Hayat Tarih Mecmuası’nın Cilt 1, Sayı 4, 1968 tarihli yayınında, Cemal Avcı imzalı “Hz. İsa’nın, üzerine gerildiği Haç, Çemberlitaş’ın Altında Mı?” başlıklı makaleyle ve diğer birkaç yazıyla karşılaşırız.
Vatikan’dan Gelen Soyguncular Ve Gizli Tünel
Hayat Tarih mecmuasında, 1918’de İstanbul işgal altındayken Vatikan’dan görevlilerin gelip, Çemberlitaş’ın altına doğru gizlice tünel kazdıkları ve yakalanıp sınır dışı edildikleri aktarılır. Atatürk’ün 1929 yılında yabancı arkeologlara burayı incelettiği de yine aktarılan bilgiler arasındadır. Ama bu araştırmanın sonucuyla ilgili herhangi bir yayın yapılmamıştır.
Çemberlitaş’ın Gaipliklerle Dolu Restorasyonu
Çemberlitaş’la ilgili en kapsamlı çalışma 2001 ve 2009 yılları arasında yürütülen ve o süre boyunca benim de yakından takip ettiğim gizemli restorasyon çalışmasıydı.
Restorasyon başladığı zaman sütunun etrafına 5-6 metre yüksekliğinde sacdan yapılma paravanlar örüldü. Böylece kaidenin ve zeminde yapılacak çalışmanın, dışarıdan görülmesi engellendi. Sadece sütunun üst kısmı görünüyordu. Çevredeki binaların çatısına çıkıp baktığınız zaman bile bir şey göremiyordunuz. Bu restorasyonun birkaç ay içerisinde biteceğini düşünmüştüm ama sekiz yıldan uzun sürdü. O süre içinde sütunun önünden defalarca geçtim ve her geçişimde, kapısı kapalı bulunan paravanın önünde, simitçi, dilenci veya çöp toplayıcısı kılığında, orada bekleyen kişiler görürdüm. 7 gün 24 saat oradaydılar. Birçok kez çeşitli bahanelerle onlarla konuştum ve kim olduklarını anlamaya çalıştım. Kimilerine paranoyakça gelecek olsa da nihayetinde konuşma tarzları, üslupları, hâl ve tavırları sebebiyle onların kılık değiştirmiş ajan bekçiler olabileceği kanaatine vardım.
Birkaç ayda tamamlanabilecekken, paravanların arkasında yaklaşık dokuz yıl süren o çalışma her ne ise 2009’un Eylül ayında tamamlanmıştı. Ama yapılan şey kesinlikle restorasyon değildi. Çünkü bizzat gördüklerimle buna şahit oldum.
Bekçiler Kaybolmuştu
2009’un o Eylül gününde Çemberlitaş’ın önünden geçiyordum. Paravanlar ve sütunun etrafına kurulu iskele her zamanki gibi yerinde duruyordu. Tek bir farkla… O gün kapıda bekleyen kimse yoktu. Sac kapıya birkaç kez vurdum. İçeriden bir işçi kapıyı araladı. Gazeteci olduğumu söyledim. Memleketinden yeni gelip, orada çalışmaya henüz başladığını biraz sonra öğrendiğim işçi, bu durumundan dolayı çekingen bir tavır içindeydi ve beni karşısında görünce ne yapacağını bilemedi. Bu fırsattan istifade ederek, izin almadan içeri daldım. Ustasıyla görüşmek istediğimi söyledim. Artık içerideydim ve sütunun kaidesi karşımda duruyordu. Üzerinde hiçbir restorasyon yapılmamıştı. 10 yıl önce ne ise, şimdi de aynı şekilde duruyordu. Öyleyse yıllardır burada ne yapıyorlar düşündüm. Cevap ayaklarımın altındaydı. Sütunun çevresi kazılmış ve üstüne şap atılmıştı. Yani betonla kapatılmıştı. Muhtemelen artık esas çalışma bitirilmişti ve az önce kafamı kurcalayan “neden kapıda bekçi yok” sorusu belki de cevap bulmuştu.
O olaydan birkaç ay sonra restorasyon tamamlandı ve paravanlar kaldırıldı. Üzerine şap atılmış olduğunu gördüğüm hafif çukurluk kısmın üzerine de bir platform yerleştirilmişti.
Servis Edilen Çelişkili Haberler
Çemberlitaş’ın kapalı tutulduğu dönemde, Restorasyonu yapan Akpınar Mimarlık isimli şirketin yönetim kurulu başkanı Abdülkadir Akpınar, medyaya bazı açıklamalarda bulunmuştu ve ilgili haber 14.11.2007’de çeşitli sitelerde yayınlanmıştı. Haberde kaidenin altında 11 metre genişliğinde 2,5 metre yüksekliğinde bir mermer blok olduğundan ve kutsal emanetlere dair tarihsel bilgilerden bahsediliyordu. Ayrıca kutsal emanetlerin, bu mermer hücrenin içinde olabileceğine dikkat çekiyordu. Fakat asıl garip olan şey, çok basit bir detayın herkesin gözünden kaçmış olmasıydı. O da şuydu: Abdülkadir Bey, yaptıkları çalışmanın 2001’de başladığını ve bir buçuk yıl sürdüğünü ifade ediyordu ama halbuki çalışma 2001’de başlayıp, yaklaşık 9 yıl sürmüştü. Öyleyse geri kalan zamanda orada kim ne yapmıştı?
Restorasyonu Yapan Kişi Sırra Kadem Bastı
En sonunda, iki sene önce belki yeni bir şey öğrenirim düşüncesiyle Abdülkadir Bey’e telefonla ulaştım. Elinde Çemberlitaş ile ilgili hiç yayınlanmamış çok özel bilgilerin olduğunu söyledi. Kendisinden röportaj için söz aldım. Ama o sıralar çok yoğun olduğu için “daha ileride, müsait bir zamanda tekrar görüşelim dedi” ve telefonu kapattık. O görüşme, kendisiyle yaptığım ilk ve son görüşme oldu. Kısa bir süre sonra tekrar ulaşmaya çalıştığımda iki cep telefonu da kapanmıştı ve “aradığınız numara kullanılmamaktadır” mesajıyla karşılaştım. Aynı şekilde şirket telefonu da kullanım dışıydı. Hatta şirketin internet sitesi bile kapanmıştı. Abdülkadir Bey hiçbir iz bırakmadan adeta sırra kadem basmıştı.
Hamza Yardımcıoğlu
Çemberlitaş’ın Sırrı

(Visited 1.895 times, 1 visits today)
merhaba
önceki gün merhum aytunç altundal ın eski bir programda türk devletinin elinde hristiyanlığı yerinden oynatacak şeyler olduğunu duymuştum. zayıf bir ihtimalde olsa bence o emanetler her ne ise türkiyenin elinde olabilir.
türkiye hayin ve ajan dolu bir memleket hangi ülkede bu kadar sahipsizlik var bilemiyorum az gelişmiş ülkelerde sadece doğal kaynalar sömürülürdü burda hem kaynak hem ülke hemde insanımızı sömürdüler istihbarat,tın olmadığı veya yetersiz olduğu ülkeler çok rahat kılıfına uygun sömürülür bence türkiyede ihaleye giren her firmanın ve şahısların seceresine bakılsın kime hizmet ediyor amacı ne ülke menfati gözetilmeli biraz avrupa ülkelrinin tavrına bakın birde bize yazık oluyor bize.
Aytunç Altındal 11. prens kehaneti konusunu ne zaman işleyeceksiniz !
Selamlar
Aytun abi zaten gerçek isa istanbulda yaşamış dediği için polonyum123 le zehirlenmemiş miydi zaten..?
Hamza hocam o kadar sene kolaçan etmişsin duvarcı ustası rolünde girmeyi deneyebilirdin
Gerçek isa ölüleri diriltiyordu,ölmediğide zaten var kitapta ,neyin çabasına düşüyoruz biz
İstediklerini bulup klonlasınlar
Lady diananın oğlu wılliam onun klonu diye biliyorum ben ,davinci çarşafını incelerseniz zaten wilyımla kopya olduğunu görürsünüz,
Ufak oğlu yerine vilyim başbrolde hep medyada ,babasını bilebtahtından edip elizabet nalları dikince tahta çıkacak gibi duruyor:)
Çemberli taş değilde ahit sandığı şu anın konusu olmalıydı,
Sandığın üzerinde cebrail muhammede getirdi yazıyormuş
Niye kabe saldırısı oldu sanıyonuz siz
Milletçe gizemi seviyoruz biz
Anunnaki nin gerçek anlamı:la ilahe illa allahhh
Demek miş
Turduk’u marduk diye yutturmuşlar bize,siyonist sümerologlar bize
siz neden bahsediyorsunuzzz
secret kardeşim. nerden okutorsun kaynak verebilir misin bizde bakalım.
Abi yorumunuzu şuan gördüm özür dilerim
Mehmet a.
11.Prens kehaneti dedikleri de prens william bence benim illiminati çıkarımlarım tevrattan sürecin işleyişinden da vinci çarşafındaki gördüğüm suretten wilyım bu demiştim,yalnız bu vilyim başka vilyım
Yani reptil melezi vilyım,isayı ifşa eden adamın klonu ,isayı niye klonlasınlar ki hem:)
Tek tanrıya inananları istermi şeytan taifesi
Hangisini kastettiniz bilmiyorum ama anunnakiler Allaha inanıyorlar ve bu bizden saklanıyor,niburu dan gelmişler yani marduk dedikleri gezegenden,geldiklerinde reptilianlar varmış dünyada ,tebliğ içingeliyorlar galaktik fedailer,size bir sır daha vereceğim o anunnaki varlıkların elinde tuttuğu kozalak pineal bezdir,evrensel bilgiyi getirmişler ,reptilinlar da galaktik gelip giiyorlar mış ,reptiller diğer sistemlerden karma ırklar getirip melezlıyorlarmış,anunnakile rahmani emirle buraya gelmişler reptillerin önüne geçmek için,kuranda bunun delilleri var ,gelen peygamberi bile belli, anunnakilerin gezegeninin adı marduk değilmiş turdukmuş(türklerin atalarının gezegeni turduk,buda bir zamanların tablet tercüme eden sümerologları tarafından bilerek marduk olarak değiştirilmiş hem türk hemde allaha inandıkları için,anunnakinin açılımı Allahtan başka yaratıcı yoktur demek miş,bir sümerolog bana karma dillerden
Çıkarımını söyledi
An:Allah,al-ilah
N-(N:Arapça’da)olmayan nun harfini temsil ediyor,(an-n-un)
-Un:ondan başka,türeviyok demek
– Naki ( ‘K’ olmayan ) ,na :farsçada olmayan demek
Ki:eki devamında yok,aynı türden hiç bir şey ona benzetilemez eşi benzeri yok,Allahtan başka ilah yok demek kısaca
Ordan biri çıkıp niye başka dilleribsokuyorsunuz diyebilir ,de bence demesin böyle birşey çünki dil bilimcilerde kök kelimelerin böyle türediğini bilirler
An’ın:diller arası yayılışı: An-N-İ An En İ ana:türkçeye anne olarak girmiş,kök ata, (ingilizcede ‘ben’ ) diğer mitlerde,Mutlak Yaratıcı = Allah = El ilah = Kök Börü = Kök Tengri = Gök Tanrı = Ulu Tanrı = Al’i Tanrı = The God = Das Gott = ….vs diye gidiyor,
AN : ALLAH !
LA İLAHE İLLALLAH arapça= ALLAH’TAN BAŞKA İLAH YOKTUR.
AN-N-UN-NA-Kİ:ALLAHTAN BAŞKA İLAH YOK
Dil bilmemek,yada tarihi doğru algılayamamak kimsenin suçu değil elbette,bize neyi teşhir ediyolarsa biz ona inanıyoruz ,yada inaaya zorlanıyoruz,hepimiz dil bilimci olamayacağımıza göre bunu birde dil bilimcilerden dinlemek gerek diye düşünüyorum
gerçekten bu bilginin ört bas edildiğini düşünüyorum,tek tanrıya inanan sakallıları ,kalkıp sümer tanrıları yapıp ebcet pilavı gibi okullarda okutanlarada yazıklar olsunnnnn
Bunlar ifşa olursa vatikanın cebe fazla para girmeyecek bu yüzden emperyal köleliğe beyin afyonlamaya devammm
Zehir zıkkım olsunnnnn kandırdığınız her insanınnn günahında boğulunnn geberinnnn adi köpekler ,inanmıyorsan inanmıyorsun,niye bu kadarrr insanlıklaaaa oynuyorsunnn
Sandık konusuda rus kaynaklı bir siteden bind tarafından çevirme yaparak okumuştum,
Sandık,yani içindeki silah rusların elinde şuanda,ve üzerinde yazan bilgi dehşete düşürdü beni,hamza hocam bu yorumu okuyorsan lütfen araştır ve bir yazıyla bizi aydınlatırsan seviniriz …
Arkadaşlar parantez içindeki yazılar benim yorumumdur,sürçi lisan ettim ise affola
Lütfen yazıyı dikkatli okuyun ve okuyanlar yorum yapsınlar,
Ben. Çok üzüldüm şahsen yazıyı okuyunca aslada asparagas olduğunu düşünmüyorum
Bu yazı çok önemli umarım birilerine ulaşır,devlet erkanıda biliyor bence halktan gizlenen bilgiler bunlar
Eğer bilmeyerek bir yanlış beyanım olursa beni affet Allahımmm
Eğer devlettende bunu bilipte hiç bir şey yapmadılarsada allah onlarındaaaa bintürlü belasını versin
Kıymet saatindeyiz artık arkadaşlar kendinizi hazırlayın derim ben ,kalpler perdeli gözler görmüyor,epifizler derinnnnnn bir uykudaaaa
Uyanmayı seçecek olan sizlersiniz
Ahretliklerime selam ederek yazıyı bind tercümesinden anlayabildiğim şekilde yayınlıyorummmmmm
Yazı şu:
Ahit sandığı bulundu
Ahit sandığını ruslar aldı
Ahit sandığı,tüm peygamberlerden,musadan isaya,isadan muhammede melek cebrail(gabriel)tarafından getirildi,
Ahit sandığını rusya saklıyor
Tek tanrılı dinleri yok etmeye çalışıyorlar
Rus ordusu Antarktika götürüldüğü sırada Gabriel dini nesne “Nuh’un gemisi” korumak ” özel bir görev verilir.
(Yani buradan nuhun gemisi antartikada bulundu olarak anlıyorum)
Gabriel, “Ark” Devlet Başkanı Putin, Suudi Arabistan Antarktika arası yolculuk kılavuzluk edecek bir donanma savaş gemileri çok sayıda sipariş gibi “askeri-dini” önemi yok ” dedi.
(Buranın yorumuna da içimden dağlar denizlere paralelll gidiyor siz kendiniz yorum yapın)
Bu şaşırtıcı misyonu, bu raporu açıklıyor, Mekke, Suudi Arabistan’da İki Kutsal Camiler Veli temsilcileri tarafından Moskova Patrik Kirill Onun 25 Eylül’de temas oldu, Mescid altında keşfedilen gizemli antik “aygıt/silah” ile ilgili 2014 yılında başlayan çok tartışmalı bir inşaat projesi dönüştü sırasında (Camii) Haram Camii. teşvik ne için
(Buradanda kabenin içinde bir çalışma yapıldığını rus arap işbirliği içinde(liebrehenin kafir torunlarının yani)yevmel kıyamette de iş başındalar ebreheler ölmediiiii,neyse bu aygıtın çıkarıldığını anlıyorum ben ,ya siz.?
Sanki şu gibi,biz liebrehe haarp kullanarak vinci devirdi diye düşündük ,ama durum böyle değil bence kabenin sahibi liebrehe vincine müdahale etti,ama bu aygıtı neticede çıkarıyorlar yerinden)
(((((Buradan ne anladınız..?araplarla siyonistler işbirliği içinde çalışma yürütüyorlar,genişletme bahanesiyle vinçleri diziyorlar kabenin etrafına,zaten kabenin içindeki manyetik alan ve 3günden fazla etrafında bulunanlarınn radyoaktif zarar göreceği hadisesi de kanıtlanmış vaziyettedir,,,offfff burdannn neler çıkarırımmmm varya ama sonra deli diyorsunuz,demekkiiii taaaaa ibrahimden belkide daha öncesiii ademdennnn bu yanaaa gelennnn bir makina vardı kabede))))
Bu gizemli “aygıt/silah” 12 Eylül’de kendi anında inşaat vinç öldürmek gibidir, en azından, başka bir 107 kişi çok güçlü yere saçılan muazzam “bir plazma emisyon” tarafından öldürüldü kaldırmaya çalışıyor ve 15 adam tünel kazı ekibi tarafından keşfedildiğinde ağır Ulu Camii elçiler bu kaygılar, bu rapor devam ediyor.
((Bakın buradan direk anlaşılıyor 15tane kişi tünel kazarken bu aleti almak için ölüyor,kazı ekibi öldüklerini anlıyor)
(Makina plazma wmisyonlar falan
((Dikkatli akıl yorarsanız eğer,vinç kazasıyla aynı anda bir kazı çalışması yapıldığını anlarsınız,vinç devrilmeden önce fırtına oluşuyor,göz gözü görmüyor,direk vince bir müdahale yapılıyor uydudan))
Bu gizemli “aygıt/silah” kaldırmak için ilk denemeden sonra zar zor bir iki hafta 12 Eylül tarihinde yapılan felaket kötü, bu raporda, oldu,
(Burdada başka bir deneme-panik içinde binlerce Suudi yetkililer daha sonra bir izdiham suçladığı-—ama hangi on koymak başka bir büyük “plazma emisyon” nedeniyle 4 bin fazla kişinin ölümüne neden olan 24 Eylül günü yapıldı.
(Burdada şeytan taşlama olayındaki,izdiham diyerek geçiştirdikleri bir hadise yaşanıyor)
Sonra felaket ölü sayısı ile ilgili Suudi ikinci girişim için kaldırın bu gizemli “aygıt/silah”,
(Diyor,bu rus ajanı arapları dinliyor,)
bu rapor diyor, Onun Patrik Kirill oldu sonra Rektörün Camii elçiler dinliyorum,
(Burayı iyi düşünün,sekiynenin yanında eski el yazması eserlerde buluyorlar,rus ortadox kilisesiiiiiiiiiiiiiijjii)
en eski İslam el yazmaları tarafından ele geçirilmiş Rus Ortodoks Kilisesi olduğunu kaydedilen gelen Roma Katolik Haçlılar 1204 zaman onlar görevden Kilisenin Kutsal Bilgelik (şimdi bilindiği gibi Ayasofya) Konstantinopolis (bugün İstanbul, Türkiye) başlıklı Gabriel yönergelerine Muhammed”.
(Ve bugün ayna gibi) Roma Katolik Haçlı—ve neden, bu Haçlı Seferleri sırasında, Rus Ortodoks Kilisesi yok olmaktan kendi dini kütüphaneleri korumalı değil sadece, aynı zamanda Müslümanlara ait idi İslam inancına halklarına karşı değil, aynı zamanda da Rus Ortodoks inanca sahip olanlara karşı Batıda, bu raporu açıklıyor, not için önemli ve neredeyse bilinmeyen vardı.
(Bilinmeyen kaynaklı eserler vardı diyor)
Bu eski İslam yazının içeriği için, “Muhammede gelen Gabriel Talimatları, bu rapor kısaca notlar,
(Yani vahiyden bahsediyor)
Melek Cebrail tarafından Hira isimli mağarada Hz. Muhammed için verilen talimatlar, bir Nur, Mekke yakınlarındaki, Hz. Muhammed’in bakıma size emanet edilen Cebel denilen dağda bulunan bir grup etrafında merkezleri büyük güç “” bir kutu ya da sandık “”
(Burda sekiyne tam olarak anlaşılıyor sanırım:kurandaki sekiyne ayetlerinin ebcetindende 2014 çıkıyor,sekiyne bulundu yani anlayacağınız arap siyonist kafirleri ruslara hibe etti malesef)
(Ya varya allah bin türlü belanızı versin arap siyonissssttt köpekleriiiiiiii)
tek Tanrı’ya ait olarak kullanmak yasaklandı
(Burdanda adam zaten ifşa etmiş bu bilgileri paylaşırsak herkes allaha inanır demiş)
(Ama bizim kitabımızda bize geleceği yazmıyor mu,musa ve ailesinden bakiyyeler falan ,bize mi geçecek sonra ,bu nasıl olacak ,burayı kavramakta güçlük çekiyorum)
ve yerine, bir türbe içinde Melekler, insanın yaratılışına önce Yevm el Kıyamet kelimenin tam anlamıyla “Gün”anlamına gelen-Qīyāmah veya Qiyâmah, gün gelecek açığa kadar kullanılan” ibadet “yere gömülmek.
(Burdanda bir türbe ve melek figürlerinin olduğunu ama yerin altında bir yerde olduğunu orada kıyamet günü ifşa olacağını bu ibadet bilgisi ve silahin bu şekilde bulunduğunu anlıyorum)
Dil bilmemek ne kadar zor ya,pöfff
(Alt paragrafta kıyamet günü gelince açığa çıkarılacak diyor)
(Yani gün gelecek gömülen bu emanet bilgi açığa çıkarılacak)böyle yazıyormuş türbede
Yani kabenin altındaaaaaaa bir odaaaaa varrrrrrrrr,odanınnnn içindeeeeee kutsalllll emanetlerrr veeee kıyamett silahı olacak olannn sekiyneeee varrr dıı)
Bu gizemli “silah/cihaz” olarak aslında nedeniyle şu anda izin verilen Kremlin duvarlarının arkasında, neler olup sadece bakışlar bile yayınlamak için izin verilmesi halinde uymak zorundayız darlıkları için rapor veremiyoruz .
(Burdanda kremlin biliyor herşeyi ben bukadarını ifşa edebilirim size demiş)
Bintin çevirisi bu kadar sizde araştırın yorum yapın lütfen
Şahsen ben okuyunca beynimden vurulmuşa döndüm,peygamberimiz bunu bilerek mi saklattı?
Niye böyle bir yolu seçti,başkalarının eline geçer endişesi taşımadımı,şuan yerin altı sonar dalgalarla delik deşik ediliyor ,rusya nasıl bir teknolojiye ulaştı ki de bu aleti bulabildi,demiycem elbetteki her şey biliniyordu
Vardır bundada bi hayır diyerek ,sekiynenin sahiplerine ulaşmasını temenni ediyorummmm
Varya hamza hocam başta sana,sonra serhat hocama ,sonra ertan hocama hakkımı helal etmeyeceğim ,kıyamet günü iki elim yakanızda olacak eğer bu bilgiyi araştırıp ifşa etmezseniz
Hasan taşkın hocammmmmm sende dahilsin bunaaa programlarınızda,kabe saldırısı hakkında çok konuştunuz sonra liebrehenin işi dedinizzz,liebreheyiiiiii birde bu açıdannnn yorumlayınnnnnnnnn
Ebreheninnnn torunlarına karşı susacakkkkk mısınızzzzzzzzzzz
Hamza hocammm nolursunnn lütfennnnnn :((
Epeydir susuyorummm
iyice kafayı yediniz saçma sapan şeyleri dinleyerek
2001-2009 uzun bir çalışma olmuş.Kesin bulamadılar bir şey 🙂 Evet az da olsa medyada yer almıştı Mimarlık Şirketinin açıklamaları.Yutdışından yeraltı görüntüleme cihazları getirtip cm. hassasiyetinde ölçümler yaptırmış diye okumuştum.Atatürk’ün 1929 yılında yaptırdığı çalışma Bana umut verdi 😀 Kim bilir…??
Ne olabilir ki akp ülkede ne kadar değerli milli varlık varsa sattı talan etti peşkeş çekti yabancılara ve zenginlere… Tarsus kazısında yaşananlar da aynısı değil mi??? Ülkeyi ele geçirdiler istedikleri gibi at koşturuyor ne var ne yok talan ediyorlar nasıl olsa bir dur diyen kendilerine !!!